Faiz, ödünç alınan paranın bir kimseye belli bür süre boyunca işletilmek üzere verilen ve paranın kullanımına karşılık alınan kâr, aynı zamanda bu paranın kullanımı sonucunda karşı tarafa ödenen ücrete denir. Getiri, faiz ile eş anlamlı olarak kullanılmaktadır.
İki ana faiz türü vardır: Basit faiz ve birleşik faiz. Basit faiz, borçluya parayı kullanma karşılığında ödemesi gereken borç için belirlenmiş bir orandır. Borcun anaparası üzerinden hesaplanır. Birleşik faizde ise borç süresi boyunca her ödeme periyotunda hesaplanan faizin anaparaya ilave edilerek her dönemde kalan anapara üzerinden yapılır.
Faiz oranları, bir çok kritere göre belirlenebilir. Bunlardan en belirgini Merkez Bankalarının enflasyon hedeflemesi yolunda attığı adımlardır. Enflasyon oranını düşürmek için tasarruf sahiplerinin parasını faize yatırmaları teşvik
Parasını faize yatıracak bir yatırımcı veya elinde bulundurduğu fonla faizli kredi verecek bir banka paranın fırsat maliyetini hesaplar. Parasını hiç faize yatırmamanın ya da benzer riskte yer alan Faizin hesaplanması esnasında ise fırsat maliyeti hesaplaması gibi bir çok kriter devreye girer: Borcun vadesi, ülkedeki enflasyon oranı, kredinin geri ödenememe riski, faiz oranlarına devletin müdahale yapma olasılığı, faiz oranlarındaki belirsizlikler gibi başlıca kriterlerdir.
Bir yatırımın iki katına katlamanın ne kadar süreceğini öğrenmenin hızlı bir yolu 72 kuralını kullanmaktır. Örneğin %12 faiz oranı ile bir yatırımın ikiye katlama süresini öğrenmek için 72 sayısını 12’ye bölerek sonuca ulaşabiliriz. Bu örnek için cevap 72/12=6 yıl olacaktır.
Faizin Tarihi
Faiz, tüm dinlerde yasaklanmış olsa da Rönesans dönemi itibariyle kabul edilebilirliği yaygınlaşarak günümüze kadar ulaştı. Bununla birlikte kredi ve benzeri borçlara uygulanan faiz uygulamaları, eski orta doğu uygarlıklarından orta çağa kadar süren inanışlar tarafından günah olarak görülüyordu. Bunun en yaygın nedeni finansal ihtiyacını karşılamak isteyen kişilere yönelik dizayn edilen krediler ve bunun karşılığında elde edilen faiz gelirleridir. Amacın direk olarak paradan para kazanma isteği olması günaha sebep oluyordu.
İlginizi Çekebilir: Katılım Bankacılığı Nedir?
Kredilere faiz ödemenin ahlaki şüpeleri rönesans döneminde azaldı. Kişiler, işlerini büyütmeye yönelik borçlanarak para kazanmaya başladılar. Bununla birlikte büyüyen pazarlar ve ekonomik hareketlilik, kredileri daha yaygın hale getirmesiyle faiz ödemeleri kabul edilebilir seviyelere indi. Bu süre zarfında para emtiaolarak görülmeye başlandı. ve borç vermenin fırsat maliyeti olarak görülüyordu.
1700 ve 1800’lü yüzyıllarda iktisat ve siyaset ile ilgilenen, aralarında Adam Smith, Carl Menger gibi ünlü filozoflar ödünç para karşılığında faiz uygulamanın ardındaki ekonomik teoriyi aydınlattılar.
İslam ve Faiz
İran, Pakistan ve Sudan gibi Müslüman ülkeler bankacılık sistemlerinden faizi kaldırdılar. Bunun sonucunda borç verenler ise ödünç para karşılığında faiz ödemek yerine kar ve zarar paylaşımına ortak oldular. İslami bankacılığın kredilere faiz uygulamasını reddeden bu eğilim 21. yüzyılın başlangıcı ile beraber popülarite kazandı. Türkiye’de ise İslami bankacılık modeli(katılım bankacılığı) başta murabaha sistemi ile yürütülmektedir.